Onlar aşkın gerçek sahibiydiler. Kimseye mihneti yoktu hiçbirinin. İlk insandan son insana dek sürecek bir zincirin altın halkasıydılar. Aşk uğruna hayatı hiçe sayanlardı. Hak ehlinin yalnızları, Hay Dağı’nın yıldızlarıydı. Onlar sevmekten vazgeçmeyenlerdi. Yürüdükleri yol engebeli, dikenli, sıkıntılı olsa da terk etmeyenlerdi. Yüksek bir gaye uğruna hayatı feda etmişlerdi.
“Sev” kelamı için seçilmişlerdi. “Sev” demişti Mevlâ. Ve onlar çok sevmişlerdi. Var edenin hatırına insanın, insanlığın, varlığın kalbine girmişlerdi. Bezm-i elestten söz vermişlerdi. Sözleri muhkemdi.
Cennet gerçekten sevmeyi bilenlerindi...