Kim 2. Abdülhamid’in yerinde olmayı istemez ki? Muhteşem manzaralı Yıldız Sarayı’nda yaşamak, harika bir bahçeye sahip olmak, altın yaldızlı tahtlarda oturmak, ihtişamlı giysiler giymek… Âdeta yediğin önünde yemediğin arkanda bir yaşam sürmek. Kocaman bir devletin başındaki kişi olup her şeyi yönetmek emrindeki hizmetkârlar, ordular da cabası… Tüm bunlar harika olsa gerek! Öyle değil işte!
- Meşrutiyet,
- 93 Harbi, Ayatefanos Antlaşması,
- Devleti “Hasta Adam” olarak gören yabancı devletler ve onların sinsi planları,
- İç huzursuzluklar,
- Dış borçlar,
- Milliyetçilik akımı ile hareketlenen halk,
Daha pek çok sorun karşısında tüm sorumluluğun sende olması… Üstelik yaptıklarınla kimseye yaranamamak. Offf, çok feci bir durum olmalı. Bir de senden önceki padişahın hayatı garip bir şekilde sona ermişse eğer kime güveneceğini şaşırmak… Jurnaller, sansürler, denge politikası...
Zor yılların padişahı Abdülhamid… Kimileri onu seviyor kimileri sevmiyor. Bazıları ona Kızıl Sultan diyor bazıları da Ulu Hakan… Herkesçe kabul edilen bir gerçek var ki o da tahta çıktığı andan itibaren padişahın bunalımlı bir devletle ve onun sorunlarıyla mücadele etmek zorunda olduğu. Bu nedenle yüzyılın son siyasi kişiliği olarak değerlendirilir. Almanya’nın kurucusu Bismark “Dünya'da diplomasinin %95’i Abdülhamid'in, %5'i de benimdir.” demiştir.
“Acil Durum Padişahı” 2. Abdülhamid’in doğumundan, tahta çıkışına, yönetim tarzına, siyasal ve sosyal olaylarına yani kısaca bu buhranlı dönemin tamamına objektif bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Bu farklı yaklaşım onu sadece gençlerin elinden düşürmedikleri bir kitap olmaktan çıkarıp yetişkinlerin de ilgisini çeken bir eser, bir kaynak hâline getiriyor. Eğlenceli Tarih, tarihi yine sıkıcılıktan kurtarıyor, 7’den 70’e herkese meraklı bir uğraş kazandırıyor.
Böylesine zorlu bir dönem daha eğlenceli anlatılamazdı.