Tek gerçek sığınak, kendini bilen zihindir. Kalbini kaptırmış genç bir yazar, zenginliğe kavuşmuş bir köle ve Mavi Manastır’ın avlusunda öğretiye kulak verenler, hepsi ellerini ateşe daldırmak ya da küllerle oyalanmak arasındalar. Üstelik geçmişle geleceğin arasında devinenlere Tibetli büyücüler, egzotik prensler ve uzun gemi yolculukları eşlik ediyor. Çölde inzivaya çekilmiş bir lama şöyle diyor: "Bu dünya bir rüyadır ve sen rüyanı süslemek istiyorsun. Yalnızca bununla ilgileniyorsun. Unutma ki ne kadar süslü olursa olsun rüya, rüyadır. Sen yaşamını boşa geçiriyorsun. Her şeyin bir bedeli vardır. Sözlerinle, bedeninle, kalbinle ve zihninle gerçekleştirdiğin en küçücük eylemin bile hesabı tutulur ve eninde sonunda ödeşilir. Bunu sakın unutma." Sıra dışı hikâyeleri ve büyülü satırlarıyla okurlarını daima içsel bir keşif yolculuğuna çıkaran Berrak Yurdakul, bu kez de yaşamımızda, ilişkilerimizde, zaferlerimizde ve yenilgilerimizde hissettiğimiz o ritmi, o kalp atışını; var olan her şeyi …