“Ölümün hemen ötesinde, ölümsüzlüğün bir adım gerisindeyim...” Başarısız bir evliliğin ve belirsiz kaderin avucunda her fani gibi kendini çaresiz hisseden emekli bankacı Perihan, her türlü kuşkudan arınmış hayatların kapılarını aralayan bir “Peri”ye dönüşüverir. Büyüyen egosunun gölgesinde, kalmakla gitmek arasındaki o zorlu geçitte sıkışınca, her şeyin aslında pamuk ipliğine bağlı olduğu, insan denen muammanın “genellenemeyeceği” gerçeğiyle yüzleşecektir... Özlem Anar, kendine özgü ironik üslubuyla sıra dışı bir “kişisel düşüş” hikâyesine çağırıyor okuru: “Cesur yeni dünya”da dönüşümün peşine düşenlerin romanı Gümüş Kordon...Yaşayanların gülüp ağladığı, günlük hayatın akışı içinde zamanı kovaladığı dünyanın dışındaydım. Diğer âlemin varlığından bile emin olamıyordum artık. Hani o beyaz ışık neredeydi? Gri alanın solgun renkleri içinde Platon’un mağarasına tıkılmış kalmıştım bir nevi. Kesinlikten kesinlikle emin olan ve başkalarını da buna inandıran biri olarak sıkıntımla baş başaydım. Mağaradakilere cenneti vaat etmiştim oysa.