Albert Camus’nün 1960 yılının Ocak ayında korkunç bir araba kazasında yaşamını yitirmesi, tüm dünyayı derinden sarsmış, zamansız ölümünün yankıları aylarca, hatta yıllarca sürmüştü. O korkunç kaza sırasında yazarın çantasında bulunan bir bitmemiş romanın, İlk Adam’ın, yazarın ölümünden otuz dört yıl sonra 1994’te okura ulaştırılması, tüm dünyada dönemin en büyük edebiyat olayı sayıldı; kitap, benzerine az rastlanır bir ilgi gördü. İlk Adam bitmemiş bir roman, yazarının tasarladığı son biçimden de oldukça uzak belki; ama ne olursa olsun, XX. yüzyıl edebiyatına damgasını vurmuş bir büyük yazarın elinden çıktığını her satırında belli ediyor; üstelik, bu büyük yazarın kimi yapıtlarında şöyle bir sezinlediğimiz çocukluk ve gençlik dönemini, aile ve okul çevresini benzersiz bir içtenlik, duyarlık ve dürüstlükle yansıtmakta. Büyük yapıtların oluşumu konusunda bulunmaz bir belge niteliği taşıması da cabası.