Kitaplar yoksa gözler görmez, kulaklar duymaz, diller tutulur. Çünkü, "Kitapsız yaşamak; kör, sağır ve dilsiz yaşamaktır.”
(Seneca)
"Bundan yıllar yıllar önce, yazının icat edilmediği, bilgisizliğin, kavgaların, kötülüklerin ve savaşların bitmek tükenmek bilmediği zamanlarda, çok uzak diyarların birinde Karanlıklar adında bir ülke varmış. Bu ülke, adı gibi karanlık bir ülkeymiş. Gökyüzünde hem Ay hem de Güneş varmış; lâkin insanlar sadece Ay'ı ve onun ışığını görebiliyorlarmış. Çünkü o kadar cahillermiş ki
birbirleriyle kavga etmekten ve savaşmaktan başka bir şey bildikleri yokmuş. Bilim ve sanat adına da hiçbir şey konuşulmuyor, hiçbir şey üretilmiyormuş bu ülkede.
İnsanların Güneş'i görebilmeleri için bu bilgisizlikten ve cehaletten bir an önce kurtulmaları gerekiyormuş. Ülkeyi yüzyıllar boyunca savaşlarla yöneten krallar halkın aydınlanmasına ve bilgiye ulaşmasına asla izin vermemişler. Çünkü halk yeni bilgiler öğrenirse, bilimden ve sanattan konuşmaya başlarsa bu kavgaların ve savaşların biteceğini ve kendilerinin de tahtlarından
olacağını çok iyi biliyorlarmış.”