Sezen, Tuna, Ebru ve Mira… kimi hayatının aşkını bekliyor, kimi daldan dala atlıyor, kimi sıkıcı evliliğini savunmaya çalışıyor, kimi kendini baştan yaratmaya karar veriyor. Her zaman buluştukları o terasta, “ben hiç” oyunuyla başlayan gecede, dertler dileklere, dedikodular gizemli sırlara, kahkahalar fısıltılara karışıyor. Ve her biri kendi masalını yazmaya karar veriyor.
“Buluştukları o ilk gün, o koca hayat ağacının hemen yanında el ele, göz göze uzandılar, dokundular gökyüzüne. Uzun yıllar yaşadılar. Birbirlerine ömür getirdiler, sağlık getirdiler, bereket ve aşk getirdiler. Birbirlerine ilham oldular. Ayrı ayrı da güzeldiler ama birlikteyken Merkür ve Mucize oldular. Ruh eşi oldular birbirlerine, kaderlerini kendileri yazdılar. Bilgeler bilemedi, büyücüler okuyamadı yazılanları. Değiştiremediler, dönüştüremediler. Bu sadece ikisinin masalıydı, herkese kapalıydı...”