Modern edebiyatın en çetrefil, dilin, anlatının sınırlarını yıkıp geçen, roman türünü bambaşka ihtimallerle tanıştıran yazarı Joyce için, Beckett “onun eserleri şeyle ilgili değil, o şeyin ta kendisidir,” der.
Jorge Luis Borges, Flann O’Brien, David Foster Wallace, Gabriel García Márquez ve başka sayısız yazarı etkileyen Joyce, sadece Dublin’i ve İrlanda’yı anlatarak evrensel ve zamansız bir edebiyat bıraktı ardında.
Joyce, usta bir roman yazarı olarak tarihe geçse de aynı zamanda şarkı söylemeyi seven, müzikle içli dışlı bir şairdi. Özellikle yirmili yaşlarında müziğin hayatında önemli bir yer kapladığı dönemde, otuz altı aşk şiirinden oluşan ilk kitabı Oda Müziği’ni yayımladı.
Joyce’un şiirlerinin bir araya geldiği bu derlemede ise Oda Müziği’nin yanı sıra ikinci şiir kitabı Bi’tekliğe Dans Pabuçları ve buna ek olarak “Ecce Puer”, “Engizisyon” ve “Havagazı” gibi diğer bağımsız şiirleri de yer alıyor.
Oda Müziği: Toplu Şiirler, şair James Joyce’un hayatında yer eden iç sesler ile dış seslere kulak verebildiğimiz bir albüm.
“Bu şiirler, birinin akşam vakti hava kararırken çaldığı fısıldayan bir klavsen gibi… Eski bir müzik aletinden çıkan, hiç genç olmamış ve asla yaşlanmayacak, ruhani, eski tınılarla dolular.” –Arthur Symons
“Özellikle ilk kısımdaki şiirlerin niteliği ve üstünlüğü Joyce’un titiz müzik eğitiminden kaynaklanıyor.” –Ezra Pound