Ülke geçmişinden bir zaman dilimi… Siyasi kavgalar, ideolojik kamplaşmalar bütün keskinliğiyle almış başını gidiyor... Sokaklar kan gölü. İnsan her yönden kayıp… Sosyal patlamalar, ekonomik krizler, gizli kalmış siyasi cinayetler. İhanetler, tutkular, kırık aşklar… Ve baş döndürücü olaylar. Siyasi masada görevli bir istihbaratçı bir tren yolculuğunda aniden ölür. Hayatta kalan oğlu ilerleyen yıllarda, babasının tam karşı siyasi cephesinde kendini konumlar. Ancak onunla arasında hâlen çözüme kavuşmamış, eksikliğini hissettiği bir şey vardır. İhanetlerin tutkuyla yarıştığı geçmişte kırık, saklı aşklar da yaşanmıştır. Üniversitede sosyoloji hocalığı yapan ve romanlar yazan kahramanımız, parçaları birleştirip içindeki eksikliği gidermek istemektedir. Bu süreçte öğrendiği şaşırtıcı bilgilerle, yolculuğu bambaşka bir evreye dönüşür. Yasak aşklar, tuhaf yakınlıklar, düşmanlıklar, nefretler, insanların birbirlerini kullanması… Çözülmek istenen bulmacaya yeni yeni sorular ve sorunlar eklenmektedir. İnsan gerçeğinin derinlerdeki duyarlı tellerine vuran yüzleşmeler, yıllarca saklanan sırların ifşa olduğu andan itibaren insanı geri dönülemez yollara itmesi… Yüzler aydınlandıkça ülke gerçekleri günışığına çıkıyor… Sevinç Çokum’un yine bir farklılık örneği romanıyla tanışıyoruz. Yüzünü Sıyır Karanlığından, karakterlerin canlılığı, içsel dünyalara derinlemesine bakış ve ironik şiirsel anlatımıyla Çokum’un nitelikli roman örneklerinin en yenisi…